top of page
  • Yazarın fotoğrafımornotlar

Kopenhag Mor Notları

Merhabalar! Mor Notlar için yazdığım ilk yazı olduğu için benim için çok önemli olan Kopenhag Mor Notlarına hoşgeldiniz...




Keşke birisi bunları ben gitmeden önce yazsaydı da yaşamadan öğrenseydim dediğim her şeyi (mor notlarımızı) de buraya ekliyorum. Kamu hizmetinin böylesi. Haydi başlayalım!


KOPENHAG

10.45’te İstanbul'dan yaptığımız uçuşumuzdan sonra 14.00 sularında valizlerimizi almış, pasaport kontrollerimizi tamamlamış havaalanından metroya atlayıp otelimize geçeceğiz. Yani biz öyle sanıyoruz. Tüm işlemleri hallettik fakat tren bileti alma konusunda sıkıntılar yaşıyoruz.


Mor not 1: Danimarka kronları ülkemizde bütün olarak döviz bürolarından veya bankalardan temin edilebiliyor. Fakat bu bütün paraları Danimarka’da bozdurmakta zorluk yaşıyorsunuz. Bu sebeple mümkün olduğunca 100 lük 200 lük vb. halinde bu parayı yanınızda bulundurmanızı tavsiye ederim.


Mor not 2: Gerek şehir içinde gerekse havaalanı ve tren istasyonlarında bazı makineler sadece kredi kartıyla çalışıyor. Havaalanında makinelerden (şayet yanınızda bozuk halinde kron yoksa) kredi kartı kullanarak bilet almanız gerekiyor. (Gişe varsa da biz göremedik). Amex burada çalışmıyor, visa veya mastercard kullanarak almayı deneyin. Fakat bazılarımızın master cardları da çalışmadı. Özetle ben sadece nakitle işlem yaparım demeyin. Yanınızda bir kredi kartı bulundurun.


Biz bu bilgilere sahip olmadığımız ve otele gidiş yolumuzu önceden çalışmadığımız için 1 saate yakın zaman kaybettik fakat imdadımıza bir SAS hostesi yetişerek bize kullanmamız gereken hatları gösterdi. Sizin karşınıza böyle bir abla çıkmayabilir. O yüzden yazdıklarımı bir kenara nolur nolmaz not edin. Dersinize iyi çalışıp gidin.


Mor Not 3: Danimarka tüm nordik ülkeler gibi ferah ve refah içinde. Bu sebeple herkes şakır şakır İngilizce konuşuyor. Aman az önce ne yediğini hatırlamıyordur yol mu soralım dediğim teyzeler şakır şakır İngilizceyle yol tarif etti bizden söylemesi. Bu sebeple de şehri gezmek çok kolay. İnsanlar yol tarif etme konusunda hem çok iyi hem de yardımcı olmayı çok seviyorlar.


Mor Not 4: Şehir pahalı mı diye sorarsanız. Üzgünüm arkadaşlar ama ÇOK PAHALI. Ciğeriniz kuruyabilir. Buna hazırlıklı olun. Birikiminizi şimdiden yapmaya başlayın. Gezmeye kesinlikle değen yerler çünkü.


Mor Not 5: Peki madem şehir çok pahalı ulaşım da pahalıdır. Şehri nasıl gezelim.. Yürüsek mi bisiklete mi binsek her yere otobüs de var vızır vızır ne yapsak yahu diyorsanız. Durun onu da tek tek açıklayalım.


Öncelikle bisiklet çok popüler bir yöntem. Herkes vızır vızır bisiklete biniyor. Araba trafiğine hiç ama hiç rastlamadık. Bazıları bisiklet trafiği oluyor demiş biz ona da rastlamadık. Şehir genel anlamıyla sakin.


Şehirde gitmek istediğiniz her yere otobüs ve tren hattı mevcut. Fakat ulaşım biraz pahalı. Tek biniş otobüs bileti 30 kron yani 20 TL ye denk geliyor. O yüzden siz en iyisi yürüyün J

Bir diğer seçenek de şehre ilk geldiğinizde Kopenhag kart almak ve çeşitli müze ve tüm toplu taşımaları ücretsiz kullanmak fakat biz şehirleri yürüyerek keşfetmeyi sevdiğimiz ve çok müze meraklısı olmadığımız için bu yöntemi tercih etmedik. Kopenhag kart da çok uygun fiyatlı değildi bizden söylemesi.


Mor Not 6: İşte size hayat kurtaracak ve başka bir yerde bulamayacağınız bir bilgi. Kopenhag’dan Malmö’ye (Danimarka’dan trenle ulaşabileceğiniz tatlı mı tatlı İsveç kenti) aldığınız tren bileti ile Malmö’de Malmö’den Kopenhag’a aldığınız bilet ile de Kopenhag’da ertesi gün belli bir saate kadar şehir içi tüm araçlar BEDEVEE. Biz Malmö’deyken bu bilgiye sahip olmadığımız için tabanvay turizmle yola devam ettik. Ama Kopenhag’da bu değerli bilginin vermiş olduğu sükûnet ve 2 Günde yaptığımız 40 km yolun etkisiyle tüm otobüslere bindik diyebiliriz. Otobüslere elinizdeki bileti göstererek biniyorsunuz ve şoförlerin bileti çok dikkatli inceledikleri söylenemez ama metro ve trenlerde işini riske atmanızı hiç tavsiye etmem. Cezalar yürek burkan cinstenmiş, ağzınızın tadı kaçmasın :)


HAVA DURUMU

Kopenhag ve Malmö coğrafi konumlarının vermiş olduğu yetkiye dayanarak soğuk olma haklarını sonuna kadar kullanıyorlar. O yüzden en ideal zamanlar ilkbahar ve yaz ayları. Biz Nisan sonunda gittik ve gündüzleri hava çok keyifliydi ama akşamları montlarımızla ve kalın atkılarımızla bile rüzgarın etkisine dayanamadık. Tabii yerliler biz akşam soğuktan donarken şortla gezmeye devam ediyordu. Aman diyeyim onlara aldanmayın.





GEZİLECEK YERLER


Nyvhan


Nyvhan gördüğünüz gibi kanal kenarında tatlı evlerin yer aldığı evlerin altında bulunan restoranlarda veya nehir kenarında elimize içeceklerimiz alarak manzaranın keyfini çıkarabileceğiniz bir yer. Bu arada buraya gittiğinizde 20 ve 9 numaralı evlere göz atmayı ihmal etmeyin. Çünkü 20 numaralı ev çocukluğumuza damga vuran masalları kaleme alan Andersen’in eviyken, 9 numaralı ev de bu bölgenin en eski binası olma özelliğine sahip.



Nyvhan'da yer alan renkli binalar

Deniz Kızı Heykeli


Bu minnak heykel Kopenhag’ın en büyük simgelerinden. Görmezseniz çok şey kaybedersiniz demiyoruz J Fakat buraya kadar gitmişken Kopenhag’ın güzel yollarından geçerek bu heykeli görmenizi tavsiye ederiz. Heykele ilişkin ansiklopedik bilgileri birçok blogda belki de okudunuz bile o yüzden sizi sıkmadan yol üstünde gördüğümüz güzel sakuraları buraya iliştirip bir sonraki durağımıza geçiyoruz.




Tivoli Garden

Kopenhag ana tren garının tam karşısında kalan çok güzel bir bahçe ve teampark’ı bünyesinde barındırıyor. Biletinizi kendi gişelerinden değil de karşıdaki tren garının içindeki turist ofisinden alırsanız yanında bir Kopenhag kartpostalı hediye ediyorlar. Bu da bizden size bir başka trick hediyesi olsun. Parkın içinde sayısız restoran, oyuncak ve oyun oynayarak bir şeyler kazanabileceğiniz alanlar mevcut. Biz iki hırslı olarak son gün kalan tüm paramızı bu oyunlara yatırdık fakat hem çok eğlendik hem de boardgame ve bir sürü oyuncak kazandık.







Amelienborg


Efendim ben monarşi ve kraliyet ailesi seviyorum diyorsanız bu saray tam size göre. Askerlerin nöbet değişim zamanında giderseniz kırmızı üniformalı siyah ibikli askerlerin fotoğrafını çekip sarayın bahçesinde doyasıya koşabilirsiniz. Sarayın hemen karşısında yer alan kanalın kenarında seyyar kahve arabalarından kahve alıp opera binası manzarasında bizim yerimize de keyfini çıkarmayı unutmayın.




Christiana


Burası Kopenhag’ın en ilginç bölgesi. Christina’da fotoğraf çekmek ve silah dışında her şey serbest arkadaşlar. Özerk bir bölge olduğu için Danimarka hükümeti buraya karışamıyor, Danimarka’da kullanımı yasak olmasına rağmen burada satış serbest olan maddeler rahatça tezgahlarda sergileniyor ve bu bölge çok fazla turist çektiği için de sanırım bu durum görmezden geliniyor. Bölge hükümet denetimi altında olmamasına rağmen burada huzur hakim. Hippi tipli birçok arkadaş kendi içinde yaşamlarını devam ettiriyor ve fotoğraf çekmediğiniz ve huzur bozan hareketlerde bulunmadığınız sürece kimsenin size karışması mümkün değil. Bu değişik bölgeyi gelip görmenizi tavsiye ederiz. Biz fotoğraf çekmedik o sebeple çekerseniz ne olur bilemiyoruz J Siz en iyisi hiç denemeyin. Ağzımızın tadı bozulmasın Ali Rıza Bey.


Chriastiana’dan çıkarken “Now you are entering EU” yazısıyla uğurlanıyoruz ve Kopenhag turumuza devam ediyoruz.


Torvehallerne


Bu açık pazarda yer alan dükkanlardan biranızı, kahvenizi ve atıştırmalıklarınızı alıp açık alanda Kopenhag lezzetlerinin ve güzel havanın tadını çıkarabilirsiniz. Dışarıda yer alan banklarda şehrin yerlileri ile birlikte oturup ileride yer alan parkta paten ve bisiklet süren insanları izleyebilirsiniz. Keyifli bir mola için mutlaka uğrayın derim.


Vaktiniz kalırsa;

  • Tower of Christianborg Palace

  • Opera Binası

  • StreetFood (Biz gittiğimizde yıkılıyordu yerine yenisi inşa edilmişse mutlaka gidin)

  • Superkilenpark (Gece gitme şansımız oldu çok tenhaydı biraz turistik şehir merkezine uzak ama gündüz gözüyle vaktiniz kalırsa mutlaka uğrayın ve bol bol güzel fotoğraflar çekin. Burası kaykay ve patencilerin de uğrak noktası olan çok renkli bir yer. Instagrammerlar yaşadınız! )

  • Design Museum

  • Carlsberg Factory

  • Ny Carlsberg Glyptoteket

  • Royal Library

  • Lousiana Museum

  • Marble Church


YEME-İÇME


Bana göre Danimarka yeme içme açısından İskandinav kültüründen çok Alman kültürüne daha yakın. Sosisliler, hamur işi ürünler özellikle de bunların sokakta satılanları bir ayrı lezzetli. Ana istasyon binasının önünde satılan sosislilerden mutlaka almanızı tavsiye ederim.

Danimarka’nın kendine özgü ve denemeden dönmeyin diyeceğimiz lezzeti Smorrebrod adı verilen tereyağlı ekmek

üstüne balık, kurutulmuş et ,tavuk, sebze ,yumurta yani aklınıza gelebilecek ne varsa koyarak yediğiniz açık sandviçler. Peki biz bunu nerde deneyelim derseniz. Nvyhan civarındaki süslü cafelerde kocaman tabaklarda minik porsiyonlara 50-60 Danimarka kronu harcayarak ve mekanın keyfini çıkararak da deneyebilir veya lokal halkın da alışverişini yaptığı küçük fırınlardan tanesini 20 krona alarak ama ayakta yemek suretiyle hızlıca tıka basa doyup gezinize devam edebilirsiniz.


Biz DomHuset’in önündeki masaya oturarak sandviçlerimizin keyfini çıkardık size de bu lokal tatlı dükkanı tavsiye ederim denemenizi tavsiye ederim :)


Mikkeler &Friends

Kopenhag’a gidince mikkeler’e gidip uğramadan dönmek olmaz. Kendi tasarımları olan bardaklarda kendilerine has biralarından içmenizi şiddetle tavsiye ederiz. Ben hatıra olarak küçük bir bardak altlığı ödünç aldım. Tollerhaverne’den Mikkeler’in bardaklarından satın alabilir ve biranızı yudumlayabilirsiniz.


Joe The Juice

Joe the Juice her köşe başında karşımıza çıkan ve Danimarka’nın Starbucks’ı diyebileceğimiz bir içecek zinciri. Burada birçok farklı çeşitte taze meyve suyu ve shake bulabilirsiniz. 20 km yol yürüdükten sonra protein tozu içeren karışım bizi kendimize getirdi kesinlikle tavsiye edilir :)




bottom of page